28 Temmuz 2010 Çarşamba


Aptallıktan dem vuran aptalların ülkesindeyiz. Dümdüz uzanan yolun başında durmuş sana el sallıyorum. Sen sağdan gideceksin, ben soldan. Senin yolun çiçekli çimenli, benimki çakıllı. Güneş damarlarımı eritene kadar takip edecek beni, yeleğimin düğmesini çıkarıp ağzıma atacağım, sonra yiyeceğim güzel görünümlü meyve beni öldürecek kadar zehirli aslında. Rüzgâr cesedimi ölü sazlıklara sürükleyecek, şu yolun iki yanında uzanan sazlıklar. Ölü bedenimi bile bulamayacaksın. O yüzden el sallıyorum şimdi sana. Dün o bataklıktan gelen leş kokusuna lanet edip burnumuzu tıkıyorduk. Orada öylece uzanırken anlayacağım ki benim gibilerin kokusuymuş o. Kediler, köpekler, tavşanlar, kurbağalar… Hepsi var. Burada olsan ne güzel olurdu.

Etrafı geziniyorum daha sonra sana anlatmak için. Ama beni güneşli bölüme almıyorlar. ‘Mezar taşı olanların bölümü burası’ diyor biri. Buranın en pis kokanı o, kim bilir kaç yüz yıldır ölü. Ben çok kokmadan geri döneceğim sana. Diyorum ki o adama ‘Sevgilim bana çok pahalı bir mezar taşı yaptıracak, üzerine de ‘en güzeldi..’ yazdıracak. Sonra alevim içimde sönüyor ve düşünüyorum ‘tabi beni bulabilirse.’ Bulabilecek kadar çok sevmediğini biliyorum ya her şey daha kötüye gidiyor. Üzerimde yapış yapış bir şey, çamur mudur nedir, elimi ayağımı sarıyor. Burada olsan benden tiksinirdin.

Ama ben senden nefret ediyorum. Çünkü dediler ki eğer yaşayanlardan biri üç kez özlerse bulutlara bindirirlermiş beni gökyüzünün en yükseklerinden uçurup onun yanına götürürlermiş. Bir kere bile söylemediler adımı oysa şimdiye kadar. Her gün bekliyorum yumuşak bir bulut yanıma yaklaşsın diye. Üzülmeyeyim diye ‘iki kere özlemiştir üçüncüsünü bekle’ diyor arkadaşlar ama inanmıyorum. Burada arkadaş bile budum ama bir kez bile özlenmediğimi biliyorum. Burada olsan hiçbiri sevmezdi seni.

Zamanla alışıyorum, artık seni istemiyorum. Geri dönüş şansımın olmadığını kabulleneli uzun zaman oldu. Beni özlemediğini kabulleneli uzun zaman oldu. Kokuya alıştım. Artık ben de onlar gibi kokuyorum. Sazlar giderek uzuyor. Saçlarım ve tırnaklarım da uzuyor. Ama giderek çürüyorum ve senden daha çok nefret ediyorum. Burada olsan bunları haykırırdım yüzüne.

Biri diyor ki, bir adam varmış. Sazlığın sağ tarafında ölmüş. Benim gibi geri dönmeyi beklemiş uzun zaman ve sevgilisinin onu özlemesini. Ama olmamış. ‘Sazlar giderek uzuyor’ diyormuş. ‘Saçlarım ve tırnaklarım da uzuyor. Ama giderek çürüyorum ve senden daha çok nefret ediyorum.’ Arkadaş diyor ki o senmişsin. Burada mısın?